25 Kasım 2008 Salı

TÜRK PROFESÖRÜN TARİHİ BAŞARISI

Prof. Dr. Halil Sarp, Cenevre Üniversitesi ile 3 Yıldır Ortaklaşa Yürüttüğü Bilimsel Çalışmalar Sonucunda, Türk Bilim Tarihine Önemli Bir Hizmeti Sunarken, AMÜ'nün Adını Dünya Bilim Tarihine Yazdırdı.

Adnan Menderes Üniversitesi (AMÜ) Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Sarp, Cenevre Üniversitesi ile 3 yıldır ortaklaşa yürüttüğü bilimsel çalışmalar sonucunda, Türk bilim tarihine önemli bir hizmeti sunarken, AMÜ'nün adını dünya bilim tarihine yazdırdı.

AMÜ Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Sarp, Öğretim Görevlisi Hakkı Babalık ve Cenevre Üniversitesi'nden Prof. Dr. Radovan Cerny, mineroloji dalında çok önemli bir başarıya imza attı.

AMÜ Rektörü Prof. Dr. Şükrü Boylu, yaptığı açıklamada, yaklaşık 3 yıl süren çalışmalar sonucunda AMÜ'nün Türk bilim tarihinin yanı sıra dünyada mineroloji konusunda adını altın hafifler yazdırdığını belirtti.

''Üniversitemiz bu mineralin keşfiyle Türkiye'deki üniversiteler arasında ayrı bir değer kazanmıştır'' diyen Boylu, ''Bu ilki başarmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bu tarz bilimsel çalışmaların, Adnan Menderes Üniversitesinin adını akademik çevrelerde daha da saygın bir yere getireceğine inanıyorum'' diye konuştu.

Prof. Dr. Halil Sarp ise Türk üniversiteler tarihinde ilk ve tek olmak üzere yeni bir mineral keşfi yaptığını, bu mineralin adına ''Lapeyreit'' adını verdiğini anlattı.

KAYNAK: www.haberler.com (Anadolu Ajansı) 25.11.2008
Devamını okuyun...>>

PROF. ÇOBAN: BÜTÜN ÜLKELERİN BOR MADENİNE OLAN TALEBİ ARTARAK DEVAM EDİYOR

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Türkiye'nin İtirazlarına Rağmen Bor Madenini 'Üremeye Olumsuz Etkili Toksik (Zehirli) Madde Listesine Alırken, Uzmanlar, Günümüz Şartlarında Yüksek Teknolojiye Sahip ve Birçok Sektörde Söz Sahibi Olan Ülkelerin Bor Madenini Geri Çevirme Şansları Bulunmadığına Dikkat Çekiyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Türkiye'nin itirazlarına rağmen bor madenini 'üremeye olumsuz etkili toksik (zehirli) madde listesine alırken, uzmanlar, günümüz şartlarında yüksek teknolojiye sahip ve birçok sektörde söz sahibi olan ülkelerin bor madenini geri çevirme şansları bulunmadığına dikkat çekiyor. Bu ülkelerin bor madenine olan talebinin de her geçen gün sektörlerdeki büyümeyle arttığına işaret ediliyor.
Kayseri Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Abdullah Çoban, AB Komisyonu'nun bor madeni ile ilgili verdiği raporun siyasi olabileceğini, ülkelerin bor madenine olan ihtiyacının hiçbir zaman kısıtlamalarının mümkün olmadığına dikkat çekti.
Prof. Çoban; cam, porselen, seramik sanayi, cam yünü izolasyon sanayi, yanmaz ve ısı geçirmez eşya imalatı, krem, kozmetik, ilaç sanayi, sabun ve deterjan gibi birçok sektörde bor madeninin artık vazgeçilmez ürün haline geldiğini hatırlattı. Çoban, madenin kullanıldığı birçok sektörü ise şöyle sıraladı: "Bor madeni savunma sanayiinde silah yapımında, tüfek, tabanca, top, tank gibi silahların üretiminde öncelikli sırada yeralıyor, kanser tedavisinde, hayalet uçakların üretiminde, kobra helikopterlerin koltuklarında, plastik ve sanayi elyafı üretiminde kullanılıyor. Kağıt sanayi, hayvan yemi, gübre, zirai ilaçların üretiminde de her geçen gün artarak bor kullanımı devam ediyor. Dericilik, fotoğrafçılık, cep telefonu, dizüstü bilgisayar bataryalarında ve uzay mekiklerinin yakıtlarında en önemli ihtiyaç maddesi olarak karşımıza çıkıyor."
Bu sektörlerde bor talebinin büyüyerek arttığını yenileyen Prof. Dr. Çoban, bu sektörlerin bir çoğunda söz sahibi olan Avrupa Birliği ülkelerinin kesinlikle bor madenini kullanmayacaklarını ilan edemeyeceğini belirtti. Çoban, 2005 yılında yürürlüğe giren Yeni Maden Kanunu'nun yabancıların Türkiye'de maden aramalarına imkan sağladığını hatırlatarak, "Yabancı şirketlerin bu kanun sayesinde 2007 yılı itibariyle toplam 150 bin kilometrekare, 450 bin kilometrekare alanda da dolaylı yoldan maden arama ruhsatı aldıkları biliniyor" dedi.
Altın, gümüş, krom, platin, taryum, uranyum, osmiyum gibi değerli birçok maden sahalarının öncelikli olarak alındığını anlatan Prof. Dr. Çoban, Türkiye'de yabancıların alamadığı tek maden sahasının ise bor madeni olduğunu dile getirdi. Çoban, Avrupa Birliği ülkelerinin bor madeni sahalarını almak istemelerinden dolayı siyasi olarak bu raporu hazırlamış olacağına değinerek, "Özelleştirilmeyen bir tek bor madenimiz kaldı. Şimdi onun üzerinde de oyunlar oynanmaya başlandı'' diye konuştu.
Türkiye'nin yurt dışına tonu 300 dolara borik asit sattığını anlatan Abdullah Çoban, bunun malzeme haline getirilmesi durumunda tonu 1 milyon dolara satılabileceğini ifade etti. Avrupalıların Türkiye'den bor almama gibi lüksleri olamayacağını dile getiren Çoban, şu noktalara dikkat çekti: "Bor madeninin kullanımında akıl üretmek gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde Avrupalılar Türkiye'nin bor madenini almamakla, fiyatı düşürmekle tehdide devam edecekler. Ortaya çeşitli raporlar çıkararak bu yolu deneyecekler. Beklentileri ise Türkiye'nin, 'Biz işleyemiyoruz, alın siz işleyin' demeleri."
Bor madenine ihtiyaçları yok gibi gözüken Avrupa ülkelerinin, Çin üzerinden kendi ülkelerine bor ithalatı yapmaya başladığına işaret eden Prof. Çoban, Türkiye'nin bilinen 4 milyar ton bor rezervi olduğunu kaydetti. Avrupalı ve Çin maden şirketlerinin mevcut sahalar dışında yeni bor maden yatakları keşfettiğini ifade eden Prof. Dr. Çoban, bu sahalarla ilgili bazı yabancı firmaların girişimleri olduğunu hatırlattı.

"ABD, TÜRKİYE'NİN KULLANDIĞI ELEKTRİĞİN 3 KATINI NÜKLEER ENERJİDEN ÜRETİYOR"

Prof. Dr. Abdullah Çoban, ayrıca, Amerika'nın, Türkiye'nin yıllık kullandığı elektrik enerjisinin 3 katını nükleer enerji santrallerinden ürettiğine dikkat çekti. Çoban, özellikle bazı grupların, nükleer enerjiyi kamuoyuna yansıttığı gibi çevre kirliliğine, büyük felaketlere neden olmayacağını açıkladı.
Zürih'in dünyanın en temiz kenti olduğunu anlatan Çoban, gözden kaçan bir detaya dikkat çekti: "Zürih'te 10'a yakın nükleer enerji santrali bulunuyor. Depremler ülkesi Japonya'da 89 tane nükleer enerji santrali var. ABD'yi, Zürih'i, Japonya'yı kirletmeyen nükleer santraller sadece İran'ı ya da Türkiye'yi mi kirletecek ?"
KAYNAK: (Cihan Haber Ajansı) 21.11.2008

Devamını okuyun...>>

30 Milyon $`lık Biyoetanol Yatırımı Yasa Bekliyor

Tezkim`in 30 milyon dolarlık yatırımı enerji verimliliği tasarısının Meclisten geçmesini bekliyor.
Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesinde(ASOB) biyoetanol üretimi yapmak üzere 30 milyon dolarlık yatırımla yaklaşık bir yıl önce kurulan tesis, atıl durumdan kurtulmak için hazırlanan Enerji Verimliliği yasa tasarısının yasalaşmasını bekliyor. Tezkim Tarımsal Kimya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tezcan, yaptığı açıklamada, biyoetanolün, mısır, buğday, kamış ve pancar gibi tarım ürünlerinden elde edilen temiz, renksiz ve benzinin oktan derecesini yükseltici bir katkı maddesi olduğunu söyledi. Tezcan, tesisi kurmaya 2005/8704 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan etanolün benzinle yüzde 2 oranında harmanlanmasına ÖTV desteği sağlanmasının ardından karar verdiklerini anımsattı. Ardından ASOB`nde biyoetonal üretimi yapmak üzere 2005 yılında 50 bin metre kare alan üzerinde son teknolojiyi kullanarak tesisin inşaasına başladıklarını anlatan Tezcan, `ABD`li mühendislerin gözetiminde yaptığımız tesisi 2007 yılının aralık ayında tamamladık`` dedi. Tezcan, daha sonra Shell, Total ve Opet gibi dağıtım şirketlerine giderek tesisi üretime hazır hale getirdiklerini söylediklerini ifade etti.
KAYNAK: 2008-11-11 Sabah http://www.sabah.com.tr

Devamını okuyun...>>