25 Kasım 2007 Pazar

Dünya'yı Değiştirecek 6 Projede Bir Türk`ün de İmzası Var

Cafer Yavuz`un da içinde olduğu ekibin `Kir Mıknatısı` adlı projesi, içme sularındaki kirliliğin çok ucuz ve basit yolla temizlenmesini öngörüyor. Amerika`da dünyayı değiştirecek 6 fikir arasında genç Türk bilim adamı Cafer Yavuz`un projesi de gösterildi. Ünlü magazin dergisi Esquire tarafından yapılan listeye giren, "The pollution magnet / Kir mıknatısı" adlı proje ile içme sularındaki kirlilik

Buluşun hayata geçmesi halinde milyonlarca insan daha temiz su içebilecek. Bangladeş`te her yıl 82 milyon insanın arsenikli suyun sebep olduğu kanserden hayatını kaybettiğini belirten dergi, Türk bilim adamı Cafer Yavuz`un da aralarında bulunduğu Profesör Vicki Colvin başkanlığındaki ekibin, suyu temizlemek için yeni, kolay ve ucuz bir yöntem bulduğunu yazdı. Hiç elektrik kullanılmadığı için köydeki insanların bile rahatlıkla kullanabileceği metot, şu anda kullanılan yöntemlerden çok daha etkili. Dünyayı değiştirecek 6 düşüncenin tanıtıldığı yazıda, Rice Üniversitesi`nde çalışan kimya , kimyasal ve biomoleküler profesörü ve ekibinin daha büyük planları olduğu belirtilerek, su temizleme sisteminin çalışmada ilk basamak olduğuna dikkat çekildi . Türk bilim adamı Yavuz, proje ile ilgili bilgi verirken, "Eski çalışmadan farkı manyetik nano parçacıklar demir pası ve sabundan elde ediliyor. Bu yöntemle maliyet düşüyor." dedi.

Nanoteknoloji Projesi`ne göre sudaki arsenik, saç telinin 5 binde biri büyüklüğünde demir oksit parçacıkları ile temizlenecek. 12 nanometre çapındaki parçacıkların zehirli maddeleri bugün kullanılan filtrelerden yüz ile bin kat arasında daha etkili arındırması hedefleniyor. Cafer Yavuz , projesini şöyle anlatıyor: "Rice Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, içme sularında çok ciddi problem olan arsenik (3 ve 5 arsenatlar) üzerine yoğunlaştı. Suları temizlemek için demir oksit kullanıyorlardı; ama sorunları vardı. Çok fazla atık ortaya çıkıyor ve emildikten sonra geriye salma olayı vardı. Onların kullanabileceği halde hazırlayıp onlara malzememizden sunduk. Sonuç harikaydı."

Cafer Yavuz , İzmir Yamanlar Koleji `nde okurken katıldığı yurtdışı yarışmalarda bir gümüş ve bir bronz madalya kazandı. 2001 yılında ODTÜ Kimya`dan mezun olan Yavuz , ODTÜ`yü 40 yıllık tarihinde Prof. Dr. Engin Akkaya`dan sonra 3 yılda bitiren ikinci kişi oldu.

KAYNAK: 2007-11-24 06:50:31 Zaman
Devamını okuyun...>>

Petkim'de Arıza Hava Kirliliği Yarattı

İzmir'in Aliağa İlçesi'nde bulunan Petro Kimya Kompleksi (Petkim) üretim kısmında meydana gelen arıza, hava kirliliğine neden oldu.

İZMİR - Arıza sonucu elektrik kesintisinden dolayı, fabrikalara verilen hammaddenin atık bacalarında yakılması bir süre hava kirliliğine sebep oldu. Petkim'in ana fabrikası olan Etilen Fabrikası'nın bacasından çıkan siyah duman kısa sürede Aliağa'da yoğun hava kirliliğine yol açtı.

KAYNAK: 2007-11-24 06:58:51 NTV-MSNBC
Devamını okuyun...>>

23 Kasım 2007 Cuma

Beton ve Teknoloji Birleşti Boya Piyasası Büyüdü

Türkiye`de boya ve ısı yalıtım sektöründe belgelendirme ve eğitim faaliyetlerine başlayacak olan Betek , hem pazarın büyümesini hem de enerji tasarrufunun sağlanmasını planlıyor.
Türkiye `nin boya ve yalıtım sektöründeki lider firması Betek Boya ve Kimya Sanayi AŞ ., Almanya merkezli bilimsel araştırma, eğitim ve test merkezi Dr. Robert -Murjahn Institut `un (RMI) ilk yurtdışı şubesini Türkiye `de dün faaliyete geçirdi. Sektörde Filli Boya , Capatect Dalmaçyalı gibi markaları bulunan Betek , RMI Türkiye ile boya ve yalıtım sektörüne yönelik belgelendirme, eğitim ve tüketici bilgilendirme programları verecek. Şirket, 3 milyon euro yatırım bütçesine sahip RMI Türkiye ile hem sektörün Avrupa standartlarına paralel ölçüde büyümesini hem de enerji tasarrufu sağlanmasını planlıyor.
İstanbul Sanayi Odası verilerine göre 326 milyon YTL üretimden satışı ile sektör lideri olan, ismini "beton" ve "teknoloji" kelimelerinin ilk hecelerinden alan Betek Boya ve Kimya Sanayi AŞ .`nin Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu , Türkiye `nin gelecek 10 yılda Ortadoğu `nun boya ve yalıtım sektörlerinde cazibe merkezi olacağını söyledi. Bununla birlikte iç piyasada halen kalite standartlarına uygunluk konusunda yeterli belgeleme ve denetim çalışması yapılmadığının altını çizen Küçükoğlu , "Bu da sektörün potansiyel büyümesinin önündeki en büyük engellerden biri. Aynı zamanda enerji kaybına neden oluyor. Akreditasyon işlemleri tamamlanan RMI Türkiye ile bundan böyle sektörde CE gibi pekçok belgenin verilmesi için gerekli testler bizim tarafımızdan yapılacak. Hizmet Betek ile birlikte sektörün tüm diğer oyuncularını da ilgilendiriyor. Bu sayede sektörün kalite standartlarına uygun büyümesi ve bu paralelde sektör oyuncularının da cirosunun artması sağlanacak" dedi. Küçükoğlu , ayrıca gelecekte belgelendirme konusunda Türk Standartları Enstitüsü ile de işbirliği yapabileceklerini belirtti.
Testler Türkiye `ye uygun.
RMI Enstitü ve Avrupa Isı Yalıtım Boya Standartları Başkanı, aynı zamanda RMI Türkiye `nin de ortağı olan Dr. Engin Bağda ise, Türkiye `deki farklı iklim şartlarına hitap eden test kriterleri uygulayacaklarını söyledi. Türkiye `nin doğudan batıya , kuzeyden güneye farklı iklim şartlarına sahip olduğunu söyleyen Bağda, "İstanbul için geçerli bir su-sıcaklık deneyi, - 40°C`yi gören Erzurum için geçerli olamaz. Veya Antalya`da klima ile soğutulan binalara uygulanan bir ısı yalıtım sisteminin dayanıklılığı senenin 300 gününde yağmur alan Rize ile kıyaslanamaz. Bu nedenle RMI Türkiye olarak Türkiye`nin farklı iklim şartlarına göre dayanıklılığı ölçmek için en uygun test kriterlerini uygulayacağız" eddi.
Yalıtım, boyanın büyüklüğünü katlayacakTürkiye`de boya sektörü hakkında bilgiler de veren Küçükoğlu , sektörün 1.2 milyar dolar büyüklüğe sahip olduğunu, yalıtımın ise 250 milyon dolarlık pazar payı bulunduğunu belirtti. Küçükoğlu , "Yalıtım sektörü henüz Türkiye`de birkaç yıllık genç bir sektör. Ancak 10 yıl sonra bu rakamların, yalıtım sektörü lehine değişmesini bekliyoruz" dedi. Sektörün bu yıl yüzde 10 küçüldüğünü, ancak gelecek yıl bu küçülmeyi telafi edeceklerini de belirten Küçükoğlu , "Sektörde binin üzerinde boya üreticisi var. Kayıtdışı ve merdivenaltı üretim çok fazla. İhracatın sektördeki oranının sadece yüzde 8 olması nedeniyle sektör iç talebe bağlı gelişiyor" dedi. Küçükoğlu , iki yıl önce Mısır`da 15 milyon dolar yatırımla kurdukları boya fabrikası ile 10 yılda bölgede lider olmayı hedeflediklerini de söyledi.

KAYNAK: 2007-11-23 02:12:05 Referans
Devamını okuyun...>>

22 Kasım 2007 Perşembe

ODTÜ'den Yeni Buluş

ODTÜ’lü araştırmacılar cep telefonu, TV, elektronik gazete gibi görüntü cihazlarının ekranlarını plastik malzemeyle ucuza üretilmesini olanaklı kılan yeni bir malzeme geliştirdi.

ODTÜ ’lü araştırmacılar cep telefonu, TV , elektronik gazete gibi görüntü cihazlarının ekranlarını plastik malzemeyle ucuza üretilmesini olanaklı kılan yeni bir malzeme geliştirdi. Yeşil renk oluşturulamadığı için bugüne kadar kullanılamayan plastik malzemeler, bu gelişmeyle kullanılabilir hale geldi. Yeni teknoloji, bina ve taşıtlarda ısı ve ışık yalıtımında kullanılan ‘akıllı camların’ literatürdeki eksikliklerini de tamamlarken, maliyetleri de düşürecek yenilikler getiriyor.

Çalışma bilim dünyasının önemli referans dergileri arasındaki ‘Chemical Communications’ dergisine de kapak konusu oldu. ODTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Toppare, başkanlığını kendisinin yürüttüğü ve araştırma görevlileri Görkem Günbaş ve Asuman Durmuş ’tan oluşan çalışma grubunun çalışmalarını 2 ay önce tamamladıklarını ve patent için başvuru hazırlığı içinde olduklarını söyledi.

KAYNAK: 2007-11-21 12:47:44 Evrensel
Devamını okuyun...>>

20 Kasım 2007 Salı

Kızılırmak Suyuna Çok Sıkı Takip Gerekli

Meclis`te tartıştma konusu olan Ankara`nın suyuyla ilgili uzmanlardan da uyarı var. Kimya Mühendisleri Odası , Çevre Mühendisleri Odası ve Ankara Tabip Odası , Kesikköprü Barajı `ndan taşınan Kızılırmak suyunun civa zehirlenmesi olarak bilinen `minatama` hastalığı riski taşıdığını iddia etti. Ankara Tabib Odası Üyesi Vahide Bilir ; ağır metallerle kirlenmiş suyun ishal ve kusmanın ötesinde `minamata` hastalığına sebep olacağını söyledi. 1932 ile 1968 yılları arasında Japonya`nın Minatama kasabasına yaşanan hastalık, zehirli metil-civa birikmesinden kaynaklanıyor. `Dans eden kedi` hastalığı olarak da biliniyor. Kızılırmak suyunda metil-civa oranın normal olduğunu bildiklerini, ama metil-civanın yosunlarda ve balıklarda katlanarak biriktiğini anlatan Bilir; "Kesikköprü`de ağır metal oranının normal olması o suyun kullanılabilirliğini getirmez" dedi.

KAYNAK: 2007-11-20 04:54:14 Radikal
Devamını okuyun...>>

19 Kasım 2007 Pazartesi

`Sır` Madde Geri Döndü! İzmit Körfezi Yeniden Bembayaz

Nilgün SELVİBAYIR- Ercan SAĞLIK/GEBZE (Kocaeli), (DHA)

İZMİT Körfezi’nde bir ay önce ortaya çıkan ve zaman zaman azalan beyaz madde, bugün sabah saatlerinde deniz yüzeyini tamamen kapladı. İzmit Körfezi’nin doğu ucunda daha fazla olan ve sahil şeridinde deniz yüzeyini tamamen kaplayan esrarengiz maddeyle ilgili inceleme yapan TÜBİTAK uzmanları henüz net bir açıklama getiremedi.
Körfede zaman zaman çoğalan ve deniz yüzeyini kaplayan, balıçıların ağlarının gözeneklerini de saran beyaz madde bir ara azalmasına rağmen, bu sabah çoğalarak ortaya çıktı. Çevre halkını endişelendiren beyaz maddeden örnekler alan TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumu) uzmanları, bu maddenin daha önce Akdeniz ve Karadeniz’de de görüldüğünü, ancak İzmit Körfezi ’nde daha yoğun olduğunu belirtmişler, ancak tanımını yapamamışlardı.
‘DOĞAL OLUŞUM’ TÜBİTAK`ın Gebze Kampusu`ndaki Marmara Araştırma Merkezi Kimya ve Çevre Enstitüsü uzmanlarından Doç. Dr. Çolpan Polat Beken yaptığı açıklamada, ilk kez 18 Ekim’de gözlemlenen bu maddenin sürekli izlendiğini belirterek, analizlerin sürdüğünü, bunun doğal bir oluşum olduğunu söyledi. Beyaz tabakanın canlı madde olmadığını, bu beyaz tabakaya tutunmuş birçok canlı organizmanın bulunduğunu da belirten Doç. Dr. Çolpan Polat Beken, sözkonusu maddeyle ilgili ulusal ve dünya literatüründe de tam olarak ne olduğuna ilişkin bilgi bulunmadığını söyledi.
TÜBİTAK uzmanlarına göre, bu maddenin oluşumunda körfezin doğal dengesinin bazı etkenlerin değişmesi ile farklı meteorolojik koşullar ve buna bağlı değişen biyolojik yaşam döngüsü etkili oldu.

KAYNAK: 2007-11-19 11:48:49 Milliyet
Devamını okuyun...>>

17 Kasım 2007 Cumartesi

L`Oreal İpek Şampuanla Yüzde 10`u Hedefliyor

Türkiye`de şampuan kullanımının yok denecek kadar az olduğu 1980`li yıllarda biri kimya, diğeri inşaat mühendisi olan iki genç girişimci Necati Akyazıcı ve Hasan Bulut `un kurduğu Canan Kozmetik , Fransız kozmetik şirketi L`Oreal Grubu`na satıldı. Bedeli taraflarca açıklanmayan satın alma anlaşması gelecek hafta Rekabet Kurulu'na sunulacak.
Ekonomik şampuan segmentinde tam 26 yıl sonra 26 milyon euro cirolu bir şirket haline gelen Canan Kozmetik`i satın alan L"Oreal `in Orta Doğu ve Doğu Avrupa Başkanı Henri Mignot, Türkiye `de büyüme potansiyellerinin çok fazla olduğunu söyledi.
L`Oreal Grubu`nun, Canan Kozmetik ile yüzde 100 sermayesini bünyesine katmak üzere imzaladığı hisse devir anlaşmasına ilişkin dün bir basınla sohbet toplantısı düzenlendi.
Gelen teklifler arasından 280 çalışanını ve yurt çapındaki distribütörlerini gözeterek bir karar verdiklerini söyleyen Canan Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Bulut , "Şirketimizi dünya kozmetik pazarının dev kuruluşu L"Oreal `e devrediyoruz. Çalışanlarımız ve distiribütörlerimiz açısından bugüne kadarki mevcut yapı korunacak" dedi.
Türkiye `de büyüyeceğiz
Türkiye `deki 75 milyon nüfusun ve tüketim trendlerinin halen 850 milyon euro olan kozmetik pazarını giderek daha fazla büyüteceğini öngördüklerini, bu yüzden Canan Kozmetik `i tercih ettiklerini söyleyen Serres , "Canan Kozmetik ekonomik değerde ulaşılabilir, yaygın ve rekabet edebilen bir firmadır. Türkiye `de aile boyu şampuan pazarının öncüsü olmuştur. Bu markanın bünyemize katılması mevcut ürün portföyümüzü tamamlayacak, hedef kitleye uygun ürünler sunmamız kolaylaşacaktır" dedi.
Serres , Canan Kozmetik "in satın alınmasıyla şampuan pazarında pazar paylarını yüzde 10"a, toplam kozmetik alanında da yüzde 13"e çıkaracaklarını söyledi.
Serres , Canan Kozmetik `in Kıraç `taki fabrikasında üretime devam edeceklerini ve ürün portföylerinde bulunan bazı markaları Türkiye `de üreteceklerini söyledi.
L"Oreal Orta Doğu ve Doğu Avrupa Başkanı Henri Mignot ise "Büyük ülkede küçük olmak istemiyoruz. O yüzden Türkiye `de büyümenin yollarını aramaya devam edeceğiz" dedi.
KAYNAK: 2007-11-16 02:08:46 Referans
Devamını okuyun...>>

15 Kasım 2007 Perşembe

Endüstri Kirletiyor

Türkiye ’deki endüstri kuruluşlarının yüzde 98’inde arıtma tesisi kullanılmadığı, olanların da bir kısmının yetersiz veya çalışamaz durumda bulunduğu bildirildi.

Çevre ve Orman Bakanlığı ’nın internet sitesinde yer alan, ‘’Yer Üstü Suları ve Kirliliği’’ adlı araştırmaya göre, çevresel kirliliğe sebep olan endüstriyel atıklar belirli bir zamanda, bir bölgedeki kirlenme yoğunluğuna bağlı olarak insan sağlığına ve çevreye olumsuz yönde etki ediyor. Araştırmada, sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisinin diğer faktörlerden çok daha fazla olduğu belirtildi. Sanayi kuruluşlarının, sıvı atıkları ile su kirliliğine, buna bağlı olarak toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere sebep olduğu ve tabiatta tahribata yol açtığının bilindiği belirtilen araştırmada, Türkiye ’de faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinden yüzde 14’ünde arıtma tesisi bulunduğu ifade edildi. Bu oran turistik tesislerde yüzde 81’e çıkıyor.

Araştırmaya göre, ‘’Yılda 930 milyon metreküp endüstriyel atık suyun sadece yüzde 22’si arıtılıyor, yüzde 78’i ise arıtılmaksızın doğrudan göl, ırmak ve denizlere deşarj ediliyor.’’

ENDÜSTRİYEL ATIKLAR VE DENİZLER
Taşımacılık ve turizm amacıyla kullanılması, evsel, endüstriyel atıkların arıtılmadan veya kısmen arıtılarak deşarj edilmesi, kazalar sonucu meydana gelen petrol akıntıları ve akarsulardan denizlere ulaşan tarımsal atıklar, denizlerde kirlenmeye sebep olan başlıca etkenler arasında yer alıyor. Araştırmada, deniz kirliliğine sebep olan diğer faktörler arasında şöyle sıralanıyor:
‘’Deniz kıyılarında bulunan şehir merkezleri ve sanayi tesislerinden çıkan ve arıtılmadan denize boşaltılan atıklar.
Tarımsal alanlarda erozyon sonucu akarsularla denize karışan toprak ve diğer kirleticiler.
Denizlerde kurulmuş bulunan platform ve boru hatlarından oluşan sızıntılar.
Gemiler ve diğer deniz araçlarından oluşan kirlilik.’’
Deniz kazaları neticesinde önemli miktarlarda petrol döküntüsü suda birikerek canlı ortamını tehdit ediyor. Büyük petrol tankerlerinin kazaları sonucunda binlerce ton ham petrol denize dökülüyor. Ham petrol taşımacılığı, petrokimya sanayi ve organik kimya sanayindeki gelişmeler kara, hava ve denizlerdeki kirlilik miktarını artırıyor.

KAYNAK:2007-11-14 10:55:41 Yeni Asya
Devamını okuyun...>>

ODTU’lüler, Hayalet Uçağın Sırrını Çözdü

2 yıl süren araştırmalar sonucu radarda görünmezlik sağlayan teknoloji geliştirildi. Bu teknoloji ile gemi uçak, helikopter, denizaltı gibi askeri araçların radarda görünürlüğü binde 1’e düşüyor

ABD ’NİN “hayalet uçak” teknolojisini, Türk araştırmacılar çözdü. ODTÜ ’lü ekip, radarda görünmezlik sağlayan teknolojiyi geliştirdi. Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof . Dr. Levent Toppare, “Bir ülke için büyük önem arz eden gemi, uçak, helikopter, denizaltı gibi araçların radar tarafından tespit edilme ihtimalini binde 1’e kadar düşüren radar soğurucu kaplamaları geliştirmek büyük başarı” dedi.
2 milimetre kalınlıkta

TOPPARE, “Geliştirdiğimiz malzemeler en fazla 2 milimetre kalınlıkta olup uygulandıkları platformlar üzerine minimum ağırlık katmaktadır. Bu kaplamalar, 100 metrekarelik bir cismin 0.1 metrekare olarak algılanmasını sağlıyor . Bu da radar tarafından fark edilmesini neredeyse imkansız kılmaktadır. Ayrıca malzemelerin üretimi için de yurt dışına bağımlılık gerekmiyor” diye konuştu.

KAYNAK: 2007-11-14 07:40:27 HO Tercüman
Devamını okuyun...>>

Radarda Görünmeyen Malzeme Ürettiler

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof . Dr. Levent Toppare başkanlığındaki, araştırma görevlileri Simge Tarkuç ve Funda Özyurt `tan oluşan çalışma grubu, "görünmezlik teknolojisi"nde büyük bir başarıya imza attı.
Ekip, yerli kaynakları kullanarak, radarda görünmezlik teknolojisinde kullanılabilecek yeni radar soğurucu kaplamalar geliştirdi. Yeni malzemeler, gemi, uçak, helikopter, denizaltı gibi askeri araçların radarda görünürlüğünü binde 1`e kadar düşürüyor.

YÜK GETİRMİYOR
Alev almayan, suya, tuza, yosuna, sürtünmeye ve darbeye dayanıklı malzemeler en fazla 2 milimetre kalınlıkta oldukları için uygulandıkları platformlara fazla yük getirmiyor. Prof. Toppare, “görünmezlik teknolojisi” nde büyük bir yenilik olan çalışmayla ilgili şu bilgiyi verdi: "Bu kaplamaların en önemli özelliği uygulandığı cismin radar kesit alanını binde 1`e kadar düşürmesidir. Bu, 100 metrekarelik bir cismin 0.1 metrekare olarak algılanması demek olup radar tarafından fark edilmesini neredeyse imkansız kılmaktadır. Ayrıca üretim için gerekli tüm girdiler ülke içinden sağlanabilmekte olup yurtdışına bağımlılık gerektirmemektedir."
KAYNAK: 2007-11-14 02:35:12 Bugün

Devamını okuyun...>>

13 Kasım 2007 Salı

Çimtaş Sıfır Hatayla Çalışıyor

EFQM modeliyle kurumsal yönetim kalitesini daha da ileriye götürüp, sınıfında dünyanın en iyisi olmayı hedefleyen Çimtaş Boru , bir taraftan verimliliği artırırken diğer taraftan da hata oranını sıfıra indirmeyi başardı. Bu prensiple şu an Çimtaş Boru 3 milyon Adam/Saat işgücünü kayıpsız olarak tamamladı. Riski yüksek bir alanda üretim yapmasına rağmen 125 bin/adam gün kazasız çalışmasıyla Türkiye ve dünyada sektörüne örnek olan kuruluş, çalışmalarıyla güven veriyor. Enka Holding `e bağlı Çimtaş bünyesindeki şirket, enerji santralları, rafineriler ve petrokimya tesisleri için boru üretiyor.
2007-11-12 05:56:45 Radikal
Devamını okuyun...>>

11 Kasım 2007 Pazar

Aksa Müşterilerine Vizeyi Kaldırıyor

Dünyanın lider akrilik elyaf üreticilerinden Aksa Akrilik Kimya Sanayi , tesislerini ve laboratuarlarını müşterilerinin kullanımına açacak.
Yeniyılda müşteri firmalar ile kendi çalışanlarının bir araya gelerek çalışmalar yapabileceği “Aksa Öğrenme ve Geliştirme Merkezi ’nin açılışını gerçekleştirmeyi planlayan Aksa ’nın Genel Müdürü Mustafa Yılmaz , “Aksa olarak tesislerimizi, laboratuarlarımızı tek taraflı olarak müşterilerimize açıyoruz. Yani vizeyi kaldırdık” dedi. Akkök Grubu şirketlerinden Aksa ’nın müşterileriyle biraraya gelerek yeni projelerini paylaştığı “Buluşma 2007” adlı organizasyonda konuşan Genel Müdür Mustafa Yılmaz , yenilikçilik ve buluşçuluğa inandıklarını ve bütün güçleriyle bunlara yatırım yapmayı planladıklarını aktardı.

KAYNAK: 2007-11-11 02:25:56 Bugün
Devamını okuyun...>>

10 Kasım 2007 Cumartesi

6831 PİLLE ÇALIŞAN ARABA

Tesla Motors şirketi Silikon Vadisi girişimcilerinden Martin Eberhard tarafından iki yıl önce kuruldu ve geçtiğimiz yaz Tesla Roaster'i kamuya sundu. Farklı unsurların karışımından oluşan bu ilkörnek lityum iyon pille çalışan ilk tümden elektronik taşıt özelliğine sahip. 6831 pille çalışan bu araba dört saniyede saatte 60 mil hıza ulaşıyor. Pillerin dolum süreleri arasında 250 mil yol alınabileceği, pillerden birinin alev alması durumunda, her bir pili denetleyen aygıtların tüm düzeneği bir anda devreden çıkartabildikleri belirtiliyor. Başka üreticiler de lityum nikel manganez oksit üzerinde denemeler yapıyorlar.

Dayanma süresi: Tüm piller zamanla güçlerini yitirirler. Ancak lityum iyon piller aşırı miktarda şarj edildiklerinde ve ısındıklarında çok daha hızlı tükenirler. Yapılan araştırmalara göre, tümden dolu olarak 25º C ısıda tutulan ortalama bir dizüstü bilgisayar pili her yıl gücünün yaklaşık %20'sini yitiriyor. Pilin yarı dolu olarak buzdolabında tutulması ömrünü uzatabiliyor.

KAYNAK: Scientific American / (Cumhuriyet Bilim Teknik)
Devamını okuyun...>>

LİTYUM PİLLER NEDEN AŞIRI ISINIP ALEV ALIYOR?


Dizüstü bilgisayarlarda kullanılan kimi lityum iyon piller bazen geri toplanıyor ve piyasadan çekiliyor. Bu güç kaynakları neden aşırı düzeyde ısınıp alev alıyor?


KENDİNİZİ KORUYUN:

Lityum, azıcık bir nemle karşı karşıya kaldığında bile (havadaki nem bile buna yetebilir) ansızın alev alabildiğinden, bu tür pillerin içini açmaya asla yeltenmeyin. Yanan pilleri suyla söndürmeye kalkışmak alevi daha da kızıştıracağından, böyle bir durumda kimyasal esaslı bir söndürücü kullanın. Pil haznesi aşırı düzeyde ısınabileceği ya da alev alabileceği (tam şarj olduğunda bu olasılık daha yüksektir) için, ürünü sıcak yüzeylere ya da doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın. Özellikle de, sıcak havalarda arabada bırakmayın. Ayrıca, pilin kısa devre olması da patlamaya yol açabilir.


Lityum iyon pillerde farklı kimyasal yapılar olmasına karşın, kamera ve cep telefonu pilleri de dahil, yeniden doldurulabilen tüm pillerin eksiucu (katot) lityum kobalt oksitten, artıucu (anot) da grafitten oluşur.


Massachusetts Teknoloji Enstitüsü madde bilimi profesörü Gerbrand Ceder Sapos'e göre, böyle bir kimyasal yapı "doğal olarak az çok güvensiz" olsa da, özenli yapımı ve içine yerleştirilen güvenlik aygıtları sayesinde bu tür kazaların büyük ölçüde önüne geçilebildi.


Elektronik aygıt üreticileri daha dayanıklı pillere gereksinim duyuyor, pil yapımcıları da hata payını sürekli azaltıyor. Pillere daha fazla iyon yerleştirmek suretiyle, üreticiler bu pillerin güç kapasitesini ilk piyasaya çıkış tarihi olan 1991 yılından bu yana dört katına çıkarttılar.
Bir zamanlar butik ürün niteliğinde olan bu piller artık sıradan bir mal özelliğini taşıyor. Örneğin, yeni lityum iyon pil türleri üretmek üzere 2005 yılında kurulan Boston Power şirketi yöneticilerine göre, daha düşük bir maliyetle daha yüksek bir kapasiteye ulaşma arzusu, üreticilerin daha fazla risk almalarına neden oluyor. Beş yıl öncesinin güvenlikle ilgili düzenekleri, daha güçlü pillerin üretilmesinde yetersiz kalıyor, yeni güvenlik düzeneklerini geliştiriliyor.


Şimdilerde yeni güvenlik aygıtları sayesinde, daha düşük ısıyla daha fazla akım üreten ilkörnekler oluşturuldu. Elektrik ve hibrit araç alanındaki yoğun çalışmaların "elektronik tüketim ürünlerini etkileyecek çok daha güvenli eksiuç malzemelerinin oluşturulmasına yol açması" bekleniyor.


Eksiuçlarda yeni metal oksitlerden yararlanılabileceği gibi, artıuçların karbon esaslıdan silikon esaslıya dönüştürülmesi de söz konusu olabilir. Uzmanlar, bu malzemelerin etkinliği deneylerle kanıtlanıncaya dek, güvenli kullanımın temelinde yine de çok daha yaratıcı bir sistem tasarımının yattığına dikkat çekiyor.


Pil sanayinin, farklı uygulama alanları için oldum olası tek bir kimyasal yapıdan yararlanılmaya çalışıldı. Artık farklı uygulama alanları için farklı türde piller üretmenin zamanı geldi.

KAYNAK: haber7.com

Devamını okuyun...>>

Çöp Diye Atılan Peynir Atık Suyundan Alkol Ürettiler

AA - ANKARA - Devlet Planlama Teşkilatı `nın da desteklediği bir projeyle Türk bilim insanları, peynir atık suyundan alkol üretti. Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof . Dr. Abdurrahman Tanyolaç başkanlığındaki araştırma grubunun peynir atık suyundan etil alkol üretimi için geliştirdiği yöntem pek çok avantaj sağlıyor .
Türkiye `nin yıllık süt tüketiminin 6 milyon ton civarında olduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 20`sinin, 24 bin üretici tarafından peynir ve türevlerini elde etmek için kullanıldığını belirten Prof. Dr. Tanyolaç , yaklaşık bir litre proteini alınmış peynir suyunda 45-50 gram civarında laktoz (süt şekeri) bulunduğunu anlatıyor.
Çevre koruyan kazanç kapısı
Laktozun sadece belirli mayalar tarafından kullanılabilmesinden dolayı, söz konusu atık suyun özel bir arıtma gerektirdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanyolaç , dünya piyasasında peynir suyu tozunun kilosu 1.5-2 YTL `den satılabildiğini söylüyor. Tanyolaç proteini alınmış peynir suyununsa `para etmediğini ve bu sebeple problem bir atık olduğunu` belirtiyor. Tanyolaç `ın verdiği bilgiye göre AB , yasalar zorunlu kıldığı için ileri atıksu arıtım prosesleri kullanırken, Türkiye `de söz konusu atığın büyük bölümü arıtılmadan akarsu ve denizlere bırakılıyor.
Yapılan işlemi, "Ekibimizle önce proteini alınmış peynir atık suyunu havalı ortamda arıttık, daha sonra havasız ortamda değişik maya türleri kullanarak bu atıktan en hızlı ve en yüksek oranda etil alkol üreten maya türünü belirleyerek bir proses geliştirdik" diye anlatan Prof. Dr. Tanyolaç , 48 saatten daha az sürede bir litre peynir suyundan 20-23 gram, 35 litre peynir atık suyundan bir litre etil alkol üretmeyi başardıklarını belirtiyor.
Bir litre etil alkolün, saflık derecesine göre 3.5-8 YTL `den satıldığını hatırlatan Tanyolaç , Türkiye `nin denize dökülerek kirlilik yaratan peynir atık suyunu işleyerek hem arıtım yapabileceğini hem de ekonomik kazanç sağlayabileceğini söylüyor. Tanyolaç `a göre, "Avustralya gibi Türkiye de etil alkol üretiminin büyük bölümünü atık peynir suyundan yapabilir."

KAYNAK: 2007-11-08 04:54:55 Radikal
Devamını okuyun...>>

Araştırma Sürüyor: Uzmanlar Körfezdeki maddeyi tanımlayamadı

İzmit Körfezi `nde görülen ve zaman zaman deniz yüzeyinin tamamına yakınını kaplayan beyaz maddeyi, 15 gündür inceleyen TÜBİTAK uzmanları da henüz tanımlayamadı. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Kimya ve Çevre Enstitüsü uzmanlarından Doç .Dr. Çolpan Polat Beken, bu maddeyi ilk kez 18 Ekim `de gözlemlediklerini; daha önce Akdeniz , Karadeniz ve Marmara `da da görüldüğünü, ancak ulusal ve uluslararası literatürde bunun tam olarak ne olduğuna ilişkin detaylı bir çalışma bulunmadığını söyledi.


KAYNAK: 2007-11-09 09:52:31 Birgün
Devamını okuyun...>>

Bakandan Biodizel ve Bioetanole Vurgu


Biodizel ve bioetanol konularına özel önem verdiklerini kaydeden Güler, "Bunu benzin yerine kullanabilirsiniz. Bunu buğdaydan üretebilirsiniz, tarım atıklarından üretebilirsiniz. Bunu yaptığınız takdirde ithal ettiğiniz benzinin yüzde 30‘una kadar bunu üretme kabiliyetiniz olur" diye konuştu.
Türkiye‘de bir taraftan yerin altında petrol aranırken kendilerinin de "enerji tarımı"yla bunu gerçekleştireceklerini ifade eden Güler, şöyle konuştu:"Bunu arabanızın deposuna ister yüzde 5 katın, ister yüzde 10 katın. Yüzde 100‘e kadar katabilirsiniz. Pek çok Avrupa ülkelerinde belediye otobüsleri bunu yüzde 100 kullanıyorlar. Hava kirliliğiyle mücadele etmek istiyorsanız bunu kullanacaksınız, cebinizi korumak istiyorsanız bunu yapacaksınız, boş tarım sahalarını kullanmak istiyorsanız bunu yapacaksınız. Fakirlikten şikayet ediyorsanız bunu yapacaksınız, işsizlikle mücadele edecekseniz bunu yapacaksınız, dışa bağımlılıktan şikayet ediyorsanız bunu yapacaksınız."


KAYNAK: trt.net.tr

Devamını okuyun...>>

Tüpraş'a 77 Bin YTL Ceza

İzmit Tüpraş Rafinerisi yaptığı çevreci yatırımlarının açılışının gerçekleştiği gün, çevreye izinsiz harfiyat attığı için 77 Bin YTL cezaya mahkum oldu. Cezayı Kocaeli Çevre ve Orman Müdürlüğünün kestiği anlaşıldı.
Devamını okuyun...>>

Tüpraş Kapasitesini Arttırdı, Motorin'de Kükürt Oranını Düşürdü


Tüpraş’ın İzmit rafinerisinde Avrupa Birliği (AB) standardında kükürtsüz motorin ile yüksek oktanlı benzin üretimi gerçekleştiren "Dizel Kükürt Giderme ve Yeni Reformer Ünitesi", Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in de katıldığı bir törenle açıldı. 390 MİLYON DOLAR: İspanyol Tecnicas Reunidas ile Alarko-Akfen konsorsiyumunun ana yüklenici olarak görev aldığı yeni ünitenin devreye girmesi ile birlikte Avrupa Birliği (AB) standartı olan 50 ppm’nin altında 10 ppm (Tonda 10 gram kükürt) motorin üretimine başlandı. Ünitenin devreye girmesi ile birlikte Tüpraş’ın düşük kükürtlü motorin üretme kapasitesi yılda 2.5 milyon ton, benzin üretim kapasitesi ise 1 milyon ton artış oldu. 109 milyon doları dış kredi olmak üzere toplam 390 milyon dolara mal olan ünitede kullanılan yeni teknoloji ile düşük kükürt içerikli, daha temiz ve çevreci motorin ile daha yüksek oktanlı benzin üretimi sağlanacak.

ÇEVRE DOSTU YATIRIMLAR: Yeni ünitenin açılış töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "Hükümet olarak bundan sonra enerji sektörün diğer dallarına yatırım yapacağız. Bunlardan ilki yenilenebilir enerji dediğimiz, çevre dostu yatırımlar olacak" dedi. Standartların daha hassas seviyelere ulaşarak başarıyla uygulanmaya başlandığının altını çizen Güler, şöyle konuştu: "Euro 4’den, Euro 5’e geçilmesi burada çok önemli. Çünkü bir yerde 50 ppm olan kükürt miktarı 10’a düşmekte, 700 birimlik bir miktar 1’e düşürülüyor. Bu teknik açıdan zor bir durum. 700’den 600’e, 500’e düşürürsünüz ama 1’e düşürmek teknik bakımdan zor bir iş. Bunu yaparken önemli miktarda para harcanıyor, bu 390 milyon dolarlık bir kaynak. Bunun yanı sıra sağlığa ve yaşam kalitesine ölçülemeyen oranda katkısı var. Esas anlamlı olan da bu zaten."



Devamını okuyun...>>

BOR İLE BENZİN TASARRUFU


Bor madeni İlaç, tıp, kimya, enerji, metalurji, iletişim, Elektronik-Elektrik ve Bilgisayar, otomobil, inşaat, tekstil, kağıt, temizleme, tarım ve daha bir çok alanda kullanılıyor. Dünya bor rezervlerinin büyük çoğunluğu ülkemizde. Rezervlerin yüzde 72'si bizde bulunuyor. İşte böyle bir hazinenin üstünde yatan Türkiye'de önemli bir buluşa imza atıldı. İzmir'in Karabağlar semtinde bulunan Mercan Otomotiv'in sahibi Ahmet Tok, borun hidrojen taşıyıcı özelliğinden yararlanarak geliştirdiği sistemin otomobillerde şehir içinde yüzde 25-30, şehirler arasında yüzde 40-50 arasında yakıt tasarrufu sağladığını iddia etti. 61 yaşındaki Tok, 20 yaşından bu yana oto tamirciliği yaptığını, 1986 yılında araçların daha az yakıt harcaması konusunda araştırmalara başladığını, değişik sektörlerde kullanılan borla yaptığı denemeler sonrası 2001 yılında ilk sistemi ürettiğini söyledi. ''Turbo Bor Yakıt Tasarruf Sistemleri'' adıyla patent altına alınan sistemi zaman içinde geliştirmeye devam ettiğini dile getiren Tok, halen ülke çapındaki 9 ilde bayilik verdiği şirketlerin sistemi araçlara uyguladığını kaydetti.

''LABORATUVAR ORTAMINDA TEST EDİLMELİ''

Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Kuralay, Ahmet Tok tarafından geliştirildiği iddia edilen sistemin laboratuvar ortamında ciddi testlere tabi tutulması gerektiğini dile getirdi ve karayolu üzerinde yapılan testlerin yanıltıcı olabildiğini dile getirdi.

Kaynak: İnternet Haber

Devamını okuyun...>>

Evsel Atıkların Geri Dönüştürülmesi


Tabii kaynakların sınırsız olmadığı, dikkatlice kullanılmadığı takdirde bir gün bu kaynakların tükeneceği şüphesizdir. Kaynak israfını önlemenin yanında, hayat standartlarını yükseltme çabaları ve ortaya çıkan enerji krizi ile bu gerçeği gören gelişmiş ülkeler atıkların geri kazanılması ve tekrar kullanılması için yöntemler aramış ve geliştirmişlerdir. Aynı gerçeğin ışığı altında Avrupa Ekonomik Topluluğu üye Ülkerlide atıkların geri kazanılması şartını getirmiştir. (Curi, Kocasoy, 1982)

Kalkınma çabasında olan ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya bulunan gelişmekte olan ülkelerinde tabii kaynaklarından uzun vadede ve maksimum bir şekilde faydalanabilmeleri için atık israfına son vermeleri, ekonomik değeri olan maddeleri geri kazanma ve tekrar kullanma yöntemlerini araştırmaları gerekmektedir.Demir, çekli, bakır, kurşun, kağıt, plastik, kauçuk, cam gibi maddelerin geri kazanılması ve tekrar kullanılması, tabii kaynaklarımızın tükenmesini önleyeceği gibi ülke ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen hurda malzemeye ödenen döviz miktarını azaltacak, kullanılan enerjiden büyük ölçüde tasarruf edilecektir. En az yukarıda sayılanlar kadar önemli olan diğer bir husus da uzaklaştırılacak katı miktarlarında ki büyük azalma ve dolayısıyla çevre kirliliğinin önemli ölçüde önlenmesidir. Özellikle katı atıkları düzenli bir şekilde bertaraf edebilmek için yeterli alan bulunmayan ülkeler için katı atık miktarının ve hacminin azalması büyük bir avantajdır. Araştırmalara göre metallerin geri kazanılması için harcanan enerji metallerin madenlerden çıkartılması için gereken enerjiden çok daha azdır. Şöyle ki geri kazanılmış metalden 1 ton alüminyum yapmak için gereken enerji cevherden yapılacak alüminyum için harcanan enerjinin %4’üdür. Aynı şekilde bakır bileşimlerin, geri kazanılması için gereken enerji bu metalin madenlerden çıkartılması için gereken enerjinin sadece %13, ve demi/çelik için %19’u kadardır. Aynı şekilde 1 ton kullanılmış kağıdın geri kazanılması ile 17 ağaç kurtarılmakta 4100 kilovat saatlik enerji tasarruf edilmektedir ki bu miktar bir ailenin ortalama olarak 1 yılda kullandıkları elektrik enerjisidir. Atıkların önemli miktarını geri dönüştürülerek ve yeniden kullanılabilir malzemeler yapılmaktadır. Örneğin; atıkları içindeki cam, metal, plastik ve kağıt/karton gibi atılar çeşitli işlemlerden geçirilerek yeni bir hammadde olarak değerlendirilebilmektedir. Bu atıkların hammadde gibi kullanılarak şişe, kutu, plastik, kağıt, gübre gibi yeni bir maddeye dönüştürülmelerine geri dönüşüm denir. Sağlıklı bir geri dönüşüm sisteminin ilk basamağı ise bu malzemelerin kaynağında ayırmak suretiyle toplanılmasıdır. Geri dönüştürülebilir nitelikteki bu atıklar normal çöple karıştığında bu malzemelerden üretilen ikincil malzemeler çok daha düşük nitelikte olmakta ve temizlik işlerinde sorunlar olabilmektedir. Bu yüzden geri dönüşüm işleminin en önemli basamağını kaynakta ayırma ve ayrı toplama oluşturur.

Geri Kazanım Konusunda Bunları Biliyor Musunuz ?

• Geri dönüşüm ve tekrar kullanımın ötesinde, atıkların özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenlerin fizikseli kimyasal veya biyokimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesine “Geri Kazanım” denilmektedir.

• Geri kazanımla, doğal kaynaklarımız korunur, enerji tasarrufu sağlanır, ekonomiye destek sağlanır, çöplüğe giden atık miktarı azalır ve geleceğe yatırım yapılır.

• Türkiye’de atıkların geri kazanımı konusunda uzun yıllardır süre gelen çalışmalar vardır. Cam kağıt, karton, plastik ve metal atıklar özellikle çöp dökme sahalarından ve sokak toplayıcıları kanalıyla sokaklardan toplanmakta ve hammadde kaynağı olarak çeşitli sektörlerde kullanılmaktadır.

• Kullanılmış ambalajların ve diğer değerlendirilebilir atıkların genel çöpten ayrı ve temiz olarak toplanması yöntemi geri kazanım sürecinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Ayrı toplanan geri kazanılabilir atıkların geri dönüşüm işlemine tabi tutulabilmesi için cinslerine göre de ayrılmaları gerekmektedir.

• Türkiye’de çöp miktarının yaklaşık %15-20’sini geri kazanılabilir nitelikli atıklar oluşturmaktadır.

• Ambalaj çöp değil aynı zamanda bir hammaddedir. Yeniden kazanımı mümkün olan ambalajları evlerimizde ayrı toplayalım.

• Herhangi bir ürünü alırken geri dönüşümlü olmasına dikkat edelim.

• Kağıtlarımızı, defterlerimizi tutumlu kullanıp kullanılmış kağıtları geri kazanalım.

• Tükettiğimiz kağıtları çöpe atmak yerine toplayıp ekonomiye kazandırabilir ve çevre kirliliğini önleyebiliriz.

• Bir ton kullanılmış kağıt, geri kazanıldığında 16 adet çam ağacının bir ton kullanılmış gazete kağıdı kullanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesi önlemiş olacaktır.

• İnsanların birbirlerine gönderdiği mektupların %44’ü okunmamaktadır.

• Yalnızca 100.000 aile gereksiz yazışmayı durdurursa, her yıl 150.000 ağaç kesilmekten kurtulacaktır.

• Bir insan, ömrünün 8 ayını, gereksiz yazışma zarflarını açarak geçirmektedir.

• Bir büro elemanı yılda, 81 kilo yüksek vasıflı kağıdı çöpe atmaktadır.

• Bir kere kullanıp atacağımız poşetler yerine, sürekli kullanabileceğimiz bez torba, seper ve fileleri tercih edelim.

• Plastikler doğada parçalanma süresi en uzun olan madde olduğu için yok edilmesi güçtür. Bu nedenle bu maddelerin mümkün olduğunca ayrı biriktirilip geri kazanılmaları sağlanmalıdır.

• Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek ikincil ürün üretiminde ham madde olarak kullanılmaktadır. Sera örtüsü, otomotiv sektöründe plastik torba, marley, pis su borusu, elyaf ve dolgu malzemesi, araba yedek parçası yapımında kullanılmaktadır.

• Yeni üretime kıyasla, matal ve plastikte % 95 enerji tasarrufu sağlarız.

• Geri dönen her bir ton cam için yaklaşık 100 litre petrol tasarruf edillmiş olacaktır.

• Bir cam şişe doğada 4000 yıl, plastik 1000 yıl, ciklet 5 yıl, bira kutusu 10-100 yıl, sigara filtresi 2 yıl süre ile yok olmamaktadır.

• Evsel atıklar arasında cam şişe ve kavanozların geri dönüşümü ülkemizde oldukça eski yıllara uzanmaktadır. Renklerine göre ayrılan cam şişe ve kavanozlar ve diğer cam atıklar krılarak cam tozu haline getirilir. Cam tozu, kum, kireç taşı ve soda külü ile karıştırılır ve yüksek sıcaklıkta şekillendirilerek yeni ürünlere dönüştürülür. Hangi Maddeler Geri Dönüştürülebilir:Çöpün içindeki geri dönüştürülebilir malzemelerin önemli bir miktarını yiyecek ve içecek ambalajlarında kullanılan metal plastik ve cam atıklar ile kağıt ve karton oluşturmaktadır. Bunun yanında kemik, tekstil parçaları da özel ayırma tesislerinde geri dönüştürülebilmektedir.

Geri Dönüşüm Siteminin 5 Temel Basamağı:

1.Kaynakta Ayırma; Değerlendirilebilir nitelikli atıkları çöple karışmadan oluştukları kaynakta ayırarak biriktirme.
2.Değerlendirilebilir Atıkları Ayrı Toplama; Bu işlem değerlendirilebilir atıkların çöple karışmadan temiz bir şekilde ayrı toplanmasını sağlar.
3.Sınıflama; Bu işlem kaynağında ayrı toplanan malzemelerin cam, metal plastik ve kağıt bazında sınıflara ayrılmasını sağlar.
4.Değerlendirme; Temiz ayrılmış kullanılmış malzemelerin ekonomiğe geri dönüşüm işlemidir.
Bu işlemde malzeme kimyasal ve fiziksel olarak değişime uğrayarak yeni bir malzeme olarak ekonomiye geri döner.
5.Yeni Ürünü Ekonomiye Kazandırma; Geri dönüştürülen ürünün yeniden kullanıma sunulmasıdır.

Geri Dönüşüm Niçin Önemlidir ?
1) Doğal kaynaklarımız korunur.
2) Enerji tasarrufu sağlanır.
3) Doğaya zarar veren atık miktarı azalır.
4) Geri dönüşüm geleceğe ve ekonomiye yatırım demektir.Tüm bunların ötesinde geri dönüşüm DOĞAL KAYNAKLARIN EN VERİMLİ ŞEKİLDE KULLANILMASINI SAĞLAYAK, GELECEK KUŞAKLARA POTANSİYEL KAYNAKLARIN MÜMKÜN OLABİLEN EN FAZLA MİKTARINI BIRAKABİLECEK EN ÖNEMLİ KATI ATIK YÖNETİM BİÇİMİDİR.



Ambalaj Atıklarının Geri Toplanması Ambalaj atıklarınızı mavi renkli torbalarda biriktirin.Yetkililerce belirtilen zamanlarda dışarıya koyun veya sarı renkli ambalaj konteynerine atın.

Ambalaj Konteynerine Atılacak Malzemeler
• Plastik su, meşrubat, şampuan ve sıvı deterjan şişeleri, plastik torbalar.
• Teneke- alüminyum meşrubat ve konserve kutuları.
• Yoğurt, krema gibi yiyeceklerin konduğu plastik kaplar.
• Alüminyum folyo kaplı yiyecek ve içecek kutuları.
• Karton ve alüminyumdan yapılmış meyva suyu ve süt kutuları.
• Her türlü plastik maddeden yapılmış ve geri dönüş işareti olan malzemeler. Not: Lütfen ambalaj atıklarınızı kapaksız olarak ve kirletmeden atın.

Ambalaj Konteynerine Atılmaması Gereken Malzemeler
• Motor yağı bidonu.
• Agresol, boya bidonu ve teneke kutuları.
• Margarin kapları.
• Kirli ve yağlı şişeler.

Camların Geri Toplanması Cam atıklarınızı biriktirin. Yetkililerce belirtilen zamanlarda dışarıya bırakın veya cam kumbaralarına atın.

Cam Kumbaralarına Atılacak Malzemeler
• Kapaksız cam şişeler.
• Cam su bardakları, sürahi, vazo vb.
• Cam kavanozlar.

Cam Kumbaralarına Atılmaması Gereken Malzemeler
• Porselen ve seramik parçaları.
• Ampul florasan vb. Maddeler
• Çok kirli camlar.
• Ayna ve pencere gibi düz camlar.
• Araç camları.
Not: Lütfen cam atıklarınızı temiz olarak renkli camlarınızı renkli, renksiz camlarınızı renksiz cam kumbaralarına atınız. Şişe ve kavanozların kapaklarını mutlaka çıkarınız.

Çöplerin Ayrı Toplama Sistemi
• Ev, okul, işyerlerinizde biriken atıkların önemli bir bölümü yeniden değerlendirilebilen nitelikte atıklardır. Bu değerlendirilebilen atıkları temiz ve ayrı olarak toplayabilirsek bunlardan yeni ürünler üreterek geri kazanabiliriz. Lastik ve metal ambalaj atıkları doğada uzun yıllar bozulmadığından çevremizde görülmüş ve kullanım bakımından da kirletmektedir. Geri kazanma işlemiyle hem atık miktarını azaltmış hem de malzeme tüketimini azaltarak doğal kaynakları korumuş olacağız. Ayrıca metal ve plastik ambalajların geri kazanılmasıyla %95 enerji tasarrufu sağlayacağız. Bu çalışmamızın daha başarılı ve sizlere daha faydalı olması için size de bazı görevler düşmektedir.
• Konteynerlerin ve çevresinin temizliğine dikkat edelim.
• Konteynerlerin dışına ve çevresine kesinlikle çöp atmayalım ve attırmayalım.
• Konteynerlerin kapaklarını daima kapalı tutalım.

KAYNAK: T.C. Beşiktaş Belediyesi Web Sitesi.

Devamını okuyun...>>