28 Ağustos 2008 Perşembe

Başka Yerde Teşvik Bizde ÖTV

Akdeniz Üniversitesi(AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Numan Hoda, dünyada tüm ülkelerde biyodizele teşvik uygulandığını, buna karşın Türkiye`de biyodizelden ÖTV alındığını söyledi.
Hoda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, biyodizelin, fosil yakıta karşı alternatif olması nedeniyle stratejik bir ürün olduğunu belirtti. Ülkede petrol sıkıntısı yaşanması halinde biyodizelin alternatif olarak kullanılabileceğini kaydeden Hoda, biyodizelin, ülkelerin dışa bağımlılığını azalttığına dikkati çekti.
Avrupa`da bazı ülkelerde biyodizele yönelik vergi indirimi olduğunu, bazı ülkelerde de üreticilerin teşvik aldığını ifade eden Hoda, ``Biyodizele tüm dünyada teşvik uygulanırken, Türkiye`de ÖTV uygulanıyor. Bu da dünyada bir ilktir. ÖTV ile birlikte biyodizelin fiyatı benzinin fiyatını geçiyor`` dedi.
Yrd. Doç. Dr. Hoda, biyodizelin Türkiye için uzun vadede kazançlı bir yakıt türü olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
``Biyodizel yatırımında geri dönüşüm uzun zaman alıyor. Dizelin rafineri çıkış fiyatı 60 YKr civarında ama satış fiyatı 3 YTL`ye yakın. Dolayısıyla 2-3 katı vergi bindirilerek satılıyor. Bu vergiden hükümet para alıyor. Bu parayı da gerekli yerlere aktarıyor. Biyodizele izin verdiği zaman bu kazancından vazgeçmek zorunda kalacak, yani geliri azalacak. Bu yüzden hükümet biyodizele izin vermek istemiyor. Biyodizele de bu yüzden ÖTV konuldu. Halbuki biyodizelin üretilmesi için tohum lazım. Tohum da tarımın gelişmesine yardımcı olacak. Burada çiftçi kazanacak, orada çalışan işçiler kazanacak. Biyodizel fabrikaları kurulduğu zaman fabrikada çalışan işçi kazanacak. İstihdam yaratılacak. İstihdam edilen işçilerden hükümet vergi alacak. Yani hükümet kısa vadede kaybedecek, ama uzun vadede kazanacak.``
-``ATIK YAĞLAR KULLANILIYOR``-
Biyodizelin hayvansal ve bitkisel yağlar ile atık yağlardan üretildiğini anlatan Hoda, Antalya`daki turistik tesislerde açığa çıkan atık sağların da bir potansiyel olduğunu vurguladı.
Son çıkan yönerge ile tesislerin atık yağlarını kanalizasyona bırakmalarının önlenmeye çalışıldığını belirten Hoda, atık yağların kanalizasyonda bakteri üremesine neden olduğunu savundu. Hoda, şöyle devam etti:
``Yönerge ile atık yağları kanalizasyona salamayan tesisler, bu yağı yeni kurulan biyodizel şirketlerine vermeye başladılar. Biyodizel üreten şirketler, restoran ve turistik tesislerden atık yağ toplayıp yakıt üretiyorlar ancak Türkiye`de ne yazık ki bir biyodizel politikası yok. Bu politikanın oluşturulmamaya çalışıldığını düşünüyorum. Bunun sebebi de petrol devlerinin kendi paylarından vazgeçmek istememeleri.``
-GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ-
Numan Hoda, gıda ürünlerindeki fiyat artışının, biyodizelden kaynaklandığı yönündeki görüşe de katılmadığını kaydetti.
Son aylarda dünyadaki tüm gıda fiyatlarının arttığını belirten Hoda, ``Gıda fiyatlarının artması, küresel ısınma nedeniyle üretimin az olmasından kaynaklanıyor`` dedi.
Büyük petrol şirketlerinin bu şekilde bir spekülasyon yarattığını öne süren Numan Hoda, ``Petrol şirketlerinin sattığı ürünler küresel ısınmaya neden oluyor. Küresel ısınmadan dolayı verim düşüyor. Verim düşünce de gıda fiyatları artıyor`` diye konuştu.
Numan Hoda, biyodizelin normal dizele göre doğaya yüzde 30 daha az zarar verdiğine de dikkati çekti. Biyodizelin içinde kükürt olmadığını anlatan Hoda, otel veya büyük restoranlardaki atık yağların kanalizasyona verilmek yerine biyodizele dönüştürülmüş olmasının da çevrenin korunmasına büyük katkı sağladığını sözlerine ekledi. (AA)
KAYNAK: 2008-08-28 http://www.ekoyol.com/

Devamını okuyun...>>

Sağlık Bakanlığı, Asbestli Köyleri Tesbit Edecek

ANKARA(CİHAN)

Sağlık Bakanlığı, 35 bin 322 köyün mevcut durumlarının tespit edilmesi ve sorunlarının giderilmesi adına proje geliştirmek amacıyla incelemelere başladı. İncelemeler sonucu, bölgede kanser yapıcı asbest maddesi bulunup bulunmadığı gibi verilere de ulaşılacak.
Sağlık Bakanlığı, çevre ve toplum sağlığı için gerekli koşulların, kentsel alanların yanında köylerde de oluşmasının sağlanması amacıyla Türkiye genelindeki 35 bin 322 köyde inceleme başlattı.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, CİHAN`a yaptığı açıklamada; Sağlıklı Köyler Projesi ile doktor, sağlık personeli, ebe, çevre sağlığı uzmanı, kimya- gıda mühendisi, biyologdan oluşan ekiplerin köylere tek tek giderek, incelemeler yaptığını aktardı.
Proje ile köylerin mevcut durumlarının tespit edilerek, saptanan sorunlar hakkında politika geliştirilmesinin amaçlandığını belirten Çom, bu kapsamda; köylerin içme ve kullanım sularının durumu, mezarlıklarının durumu, atık suların izolasyonu, çöplük ve gübrelik durumu, yer üstü sularının durumu, tarımda kullanılan gübre ve ilaç durumu, köy halkının sağlığı, ilköğretim okullarının durumu, sağlık kuruluşlarının durumu, köyün kuruluş yeri, köy yakınında iyonize olmayan radyasyon durumu gibi verilerin toplanarak, analizler yapılacağını belirtti.
Çom, `İncelemeler sonucunda nokta atışı yapılarak, köyde asbest varmı ya da kansere yol açan bazı olumsuzluklar mevcut mu gibi bilgiler de toplanmış olacak` dedi.
Bugüne kadar yaklaşık 2 bin 800 köy üzerinde incelemelerin bitirildiğini dile getiren Çom, Sağlıklı Köyler Projesi`nin sona ermesi ile birlikte; aynı mantıkla sağlıklı ilçeler projesi başlatılacağını kaydetti.
MESKENLERDE BOYA OLARAK YÖRESEL TOPRAK KULLANILIP KULLANILMADIĞI SORULACAK
Çom`un verdiği bilgiye göre, ekiplerin geçen ay başlayan köy ziyaretlerinin 2009 Temmuz ayında sona ermesi planlanıyor. Ziyaretler esnasında, köy halkına çevre ve halk sağlığı ile ilgili eğitimler de veriliyor.
Ziyaretler sırasında, köylerin mevcut durumunu sorgulamak üzere Köy Ziyaretleri ve Değerlendirme Formu dolduruluyor. Söz konusu formda, köydeki meskenlerin genel yapısı, meskende badana ve boya olarak yöresel toprak kullanılıp kullanılmadığı, analiz yapılarak toprakta asbest olduğu tespit edilip edilmediği, mezarlıkların yer altı su kaynaklarına mesafesi gibi bilgilerin doldurulması isteniyor. (CİHAN)
KAYNAK: 2008-08-28 CİHAN

Devamını okuyun...>>

27 Ağustos 2008 Çarşamba

8. Ulusal Kimya Kongresi Başladı

İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi`de başlayan . 8. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi`nin açılışına İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turgay Seçkin, Belediye başkan yardımcısı Yusuf İzzettin Cengiz, fakülte dekanları, Türkiye Kimya Mühendisleri Odası Ankara şube Başkanı Müjdat Aydın, 8. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kadim Ceylan ile 30 ayrı üniversiteden öğretim üyeleri katıldılar.
8. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kadim Ceylan, kongreye 30 farklı üniversiteden katılımın olduğunu belirterek, kongreye çeşitli araştırma kurumlarından 360 adet bildiri önerisi sunulduğunu belirtti. Prof. Dr. Ceylan, kongrenin 4 günlük bir çalışma sonrasında tamamlanacağını aktararak, `Kongremizin amaçlarından biride ortak projeler geliştirmek suretiyle bireylerin bağımsız çalışmalarını birleştirip, kapsamlı araştırmalara dönüştürmek ve ülkemizde özelikle kimya mühendisliği alanında, ilerleme ve gelişmeleri özendirerek bilim ve teknolojinin gelişmesine katkı da bulunmaktır` dedi.
İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turgay Seçkin ise, `Kimya ve kimya mühendisliği dolayısı ile kimya sektörü aynı zamanda ülkelerin kalkınmasında önce bir sektör rolü oynamaktadır. Kimya endüstrisi gelişmemiş olan bir ülkenin başka alanlarda da gelişmesi pek olası değildir. Yeni yüzyılda yaşanılan gelişmelere ve değişimlere paralel olarak kimya alanında yetiştirilecek nitelikli elemanlara gereksinim artarak devam etmektedir` diye konuştu. Prof. Dr. Seçkin şunları söyledi, `İnönü Üniversitesi olarak bilim misyonumuz, Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk`ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda bilim ve teknolojiye hakim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebile, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir bilimsel topluluk yetiştirmek olarak belirlenmiştir.`
8. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi`nde, biyoteknoloji, çevre dostu teknolojiler, proses kontrol ve tasarımı, reaksiyon mühendisliği ve katalizörler, taşınım ve ayırma işlemleri, yeni malzemeler ve nano teknoloji, termodinamik ve enerji ile endüstride Ar-Ge konularının ele alınacağı kaydedildi

KAYNAK: Hakimiyet 2008-08-27 www.malatyaguncel.com
Devamını okuyun...>>

Sağlığı Tehdit Eden Maddeler

Kimya mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı`nın hazırladığı `Nasıl Zehirleniyoruz, Nasıl Korunuruz` adlı kitapta, deodoranttan makyaj malzemesine, bebek bezinden bilgisayara kadar günlük yaşamda kullanılan birçok ürünün içerdiği bazı kimyasal maddelerin sağlığı tehdit edebileceği belirtildi.
Dharma Yayınlarından okurla buluşan kitaba göre, dünya genelinde yılda insan yapımı 85 bin değişik cins sentetik madde üretiliyor ve her yıl 1000 adetin üstünde yeni sentetik madde buna ilave ediliyor.
Kaynak taraması ve araştırmalardan da yararlanılan kitapta, kimyasal ürünlerin yiyecek ve içeceklerin yanında depolanmaması, kullanılmadan önce etiketinin mutlaka ayrıntılı biçimde okunması, hamilelerin toksik maddelerle mümkünse temas etmemesi ve ürünlerin kendi ambalajlarında saklanması uyarılarında bulunuluyor.
Kitapta ayrıca, kimyasal içerikli maddeler yerine hemen her evde bulunabilecek sirke, limon suyu, soda, çamaşır sodası, sıvı sabun gibi malzemelerin kullanılması da öneriliyor. Kitaba göre, günlük hayatta kullanılan ürünler ve içerdikleri kimyasal maddeler de şöyle:
-Fırın temizleme maddeleri:
Kimi malzemeler, kostik ve amonyak içerdiğinden, özellikle sprey şeklinde olanların havada zerrecikler oluşturduğu için cilde, göz ve akciğerlere zarar verebiliyor.
Kullanımları sırasında iyi bir havalandırma sağlanması, cilt temasını önlemek için de lastik eldiven kullanılması öneriliyor.
-Mobilya ve yer cilaları:
Bu ürünlerin bazılarının içeriğinde bulunan ve kanserojen bir madde olan fenol, ciltle temas ettiğinde de soyulma, kabarıklık, yanma ve sivilceler oluşmasına yol açıyor.
-Evye ve tuvalet açıcıları:
`Kostik` isimli madde, astım hastalarında astım krizlerini tetikleyebiliyor. Ayrıca, kostiğin cilt ile temasında da anında cilt sorunları yaşanabiliyor.
-Bulaşık yıkama sıvıları:
Renklendirilmiş olanlar kurşun veya kanserojen etki yaratabilecek maddeler içerebildiğinden, bunların renksiz olanlarının seçilmesi tavsiye ediliyor.
-Bulaşık makinesi deterjanı:
Su ile temas ettiğinde aktive olarak toksik klor gazı çıkarabileceğinden bu gazların mutfakta yoğunlaşması halinde baş ağrısı, yorgunluk ve göz yanması meydana geliyor.
Bilgisayardaki Risk
-Bilgisayarlar: Bilgisayar önünde uzun süre oturanlarda gözlerde tahriş, çift görüş, asabiyet, stres, baş, boyun ve bel ağrıları sorunları ortaya çıkabiliyor.
Diğer taraftan, elektromanyetik frekans yanında yüksek voltaj nedeniyle oluşan statik elektriğin ortamda pozitif yüklü iyonların yoğunlaşmasına sebep olduğu ve bunun sonucunda da yorgunluk, asabiyet, metabolik rahatsızlıklar, baş ağrısı, yüz kızarıklığı ve çeşitli göz sorunlarına yol açabiliyor.
-Ev bitkileri:
Özellikle çocuklu evlerde kimi bitkilerin odaya konulmasına dikkat etmek gerekiyor. Açelya, çiğdem, ortanca, ökseotu, çan çiçeği, zakkum gibi bitkiler yenildiğinde zehirlenme yapabiliyor.
Ayrıca ontoryum ve yonca gibi bitkiler de cilt, ağız ve deride tahrişe neden olabilirken, nergis zambağı, düğün çiçeği, siklamen, karanfil, sardunya, nergis, papatya, benjamin, lale soğanı, iris gibi bitkiler de ciltle temas halinde kaşıntı, yenildiğinde kusma ve mide krampına sebebiyet verebiliyor.
Şampuan
-Sentetik deterjan nedeniyle saç derisinde doğal yağ kaybı ve göz yanması olabiliyor. Ayrıca, duş sırasında suyun fazla sıcak olması da saç derisinin emme niteliğini artırarak kimyasalların daha fazla absorbe olmasına sebep oluyor.
-Deodorant ve ter önleyiciler:
Deodorant ve ter önleyicilerin içindeki kimi maddeler, koltuk altı keseciklerinde iltihap ve deri tahrişine neden oluyor.
-Talk pudrası:
Bu malzemelerin kanserojen nitelikteki `asbest lifleri` içermemesine ve alınırken bu hususa dikkat edilmesi gerekiyor.
-Allık:
`BHA ve formaldeheti, DC Red33, FDC Yellow 5 ile FDC Yellow 6` boya maddeleri içerenler kanserojen olabiliyor.
-Göz farı:
Kanserojen `BHA, TEA` içerenler ile tahriş edici `trienthanolamin ve quaternium 15` içeren ürünlerden sakınılması tavsiye ediliyor.
-Dudak boyası ve kalemi:
Dudak boyalarında bulunabilecek hint yağı, propyl gallate, glycerol diisostearat, ricinoleic ait, diisostearyl malate, yellow 11, pigment boyar maddaler ve amyldimethylamino benzoic asitin cilt tahrişine yol açabileceği, eosin boyaları, esanslar ve lanolinin de dudaklarda kurumaya neden olabileceği uyarısında bulunuluyor.
-Bebek bezleri:
Ağartılmış beyaz kağıt içeren bazı tek kullanımlık bezlerin `dioksin` içerikli olanları, bebeğin bağışıklık sisteminde ve karaciğerinde hasara neden olabiliyor.

KAYNAK: 2008-08-26 TRT
Devamını okuyun...>>

2008`in En İyi Yüz Bilim Adamı Arasında

Türk Doçent, İngiltere`de `En İyi 100 Bilim İnsanı` arasında gösterildi Mersin Üniversitesi(MEÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Arslan, İngiltere`nin Cambridge kentindeki The International Biographical Centre(IBC) tarafından `2008`in En İyi 100 Bilim İnsanı` arasında derecelendirildi. Bu derecelendirmeyle Doç. Dr. Arslan`ın `2008`in Lider Bilim İnsanı` ödülüne layık görüldüğü de belirtildi. Doç. Dr. Arslan`ın, Anorganik Kimya Araştırma Grubu`nda `Tiyoüre Bileşikleri` konusundaki çalışmaları sonucu ortaya koyduğu araştırma makaleleri nedeniyle ödül aldığı kaydedildi.

KAYNAK: Vatan 2008-08-22
Devamını okuyun...>>

TÜBİTAK`ın başına Prof. Dr. Yetiş atandı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu(TÜBİTAK) Başkanlığı`na Prof. Dr. Nükhet Yetiş`i atadı. Cumhurbaşkanlığı`ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül`ün, TÜBİTAK Başkanlığı`na, Bilim Kurulu`nun 13 Ağustos 2008 tarihli toplantısında seçilen adaylardan başbakanca önerilen Prof. Dr. Nüket Yetiş`i atadığı bildirildi. Prof. Dr. Yetiş, 2004`ten bu yana başkanlık görevini vekaleten yürütüyordu. Yetiş, 1950 yılında Eskişehir`de doğdu. 1973`te Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü bitirdi. 1993`te profesör oldu. Yetiş, 1975-1980 yılları arasında TÜBİTAK Marmara Araştırm Enstitüsü`nde araştırmacı olarak görev yaptı. Prof. Dr. Nükhet Yetiş, 2000-2004 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı(MEB)-TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü`nün (TÜSSİDE) Müdürlüğü`nü üstlendi.

KAYNAK: 2008-08-20 Sabah
Devamını okuyun...>>

19 Ağustos 2008 Salı

Gıda Üreticileri Satışlarını Nano Teknolojiyle Ateşliyor

Gıda üreticileri nano-gıda ürünlerine yöneliyor. Yakında erimeyen çikolatalar ve ısınınca farklı lezzete bürünen pizzalar satışa çıkacak.
Yaklaşık bir yıldan beri başta petrol olmak üzere hammadde fiyatlarında yaşanan yükselme trendi son dönemlerde hız kesti. Ancak özellikle petrol fiyatlarının geçen yıla kıyasla hâlâ çok yüksel seviyede bulunması gıda üreticilerinin maliyetlerinin yüksek seviyelerde kalmasına neden oluyor. Şirketler bu sorunu aşmak için yeni stratejiler geliştiriyor. Satış hacimlerini düşürmeden kâr hedeflerini yakalamaya çalışan şirketler bu konuda nano teknoloji ağırlıklı yeni nano-gıda ürünlere ağırlık veriyor. Üretim aşamalarında geleneksel gıdalara kıyasla daha az gerçek hammaddenin kullanıldığı yeni nesil gıdaların aynı zamanda kişiselleştirilme özellikleri de var. Kimya sektöründen, otomotive kadar çok geniş bir alanda ilerleyen nano teknoloji daha şimdiden küresel olarak çalışan 4 bin şirket ve 1.1 trilyon dolarlık büyüklüğüyle dev bir sektöre dönüştü.

ŞEKİL DEĞİŞİYOR
Halen ABD ve Japonya`nın gıda pazarında kendine yer edinmeye çalışan nano-gıdanın toplam 200 şirket ve yıllık 2.6 milyar dolarlık cirosuyla henüz emekleme safhasında olduğu belirtiliyor. Nano-gıdaların en büyük avantajı ise ürünlerin içerisine yerleştirilen nano parçacıklarında saklı. Bu parçacıklar yardımıyla gıdaların sahip oldukları nitelikler kontrol edilebilir hale geliyor. Küçük birer kumanda kapsülü gibi çalışan bu parçacıklar üretici şirketler tarafından önce renk, lezzet veya kıvam özellikleriyle dolduruluyor ardından da ısı veya harekete duyarlı olarak programlanarak gıdaların içerisine yerleştiriliyor. Böylece tüketici nano-gıda teknolojisiyle üretilen gıdaların birçok özelliğini dilediği anda değiştirebiliyor. Özellikle ilk olarak ABD`de satışa sunulan ve türünün ilk örneklerinden biri olan nano-pizza büyük ilgi çekiyor. Ürünün en büyük özelliği ise ısıya göre lezzet ve kıvamının değişmesi. Pizza 100 derecede ısıtıldığında rengi kırmızı olurken lezzet bakımından da domatesi çağrıştırıyor. Ancak aynı pizza 200 derecede ısıtıldığında ise rengi yeşile dönüşüyor ve tadı da ıspanak lezzeti vermeye başlıyor.
TİTANYUMLU ÇİKOLATA
Bu alandaki en şaşırtıcı örneklerden biri ise şekerleme sanayisinden geldi. Bir çikolata üreticisi nano-gıda teknolojisi yardımıyla yeni tasarladığı ürününün kızgın güneş ışınlarının altında bile erimemesini sağladı. Çikolata 40 dereceye varan sıcaklıklarda bile erimiyor zira üzeri titanyum kaplı. Nano parçacıklarının içerisine doldurulan titandioksid maddesi kakao kreminin içerisine yerleştiriliyor. Isı artınca harekete geçen koruyucu tabaka çikolatanın erimesini engelliyor.
YAĞ DIŞARIDA KALACAK
Kızartma yağının içerisine yerleştirilen seramik yüklü nano parçacıklar ise sıcakla birlikte açığa çıkmak üzere programlanıyor. Isının yükselmesiyle birlikte harekete geçen seramik parçacıkları kızartılmak için yağın içerisine atılan gıdaların yüzeyine yapışıyor. Seramik parçacıklar gıdaların üzerinde koruyucu bir zar oluşturarak büyük miktarda yağın emilmesini engelliyor. Nano-gıdaların içerisinde en büyük süksenin ise nano-içecek tarafından yapılacağı tahmin ediliyor. Bu içeceklerin içerisine yerleştirilen renk ve lezzet parçacıkları da içeceğin hem renginin hem de tadının değişmesini sağlayacak. Örneğin bir bardağın içerisindeki sıvı, o bardağı kavrayan elin ısıyla birlikte renk değiştirecek. Bardak bırakıldığında renk eski haline geri dönecek. Bu özelliğin özellikle gençler arasında büyük ilgi uyandıracağı tahmin ediliyor.
Nano gıda nedir?
* Nano teknoloji ve nano parçacıklarının kullanımıyla geliştirilen gıdalara denir.
* Gıdalar üzerinde moleküler boyutta gerçekleştirilen değişim renk, kıvam ve form başta olmak üzere çokfarklı şekillerde kendini gösteriyor.
* Bu teknolojiyle geliştirilen çikolatalar istenilen seviyeye kadar sıcağadayanıklı hale getirilebiliyor.
* Dilimlenmiş patatesler kızartılmakiçin yağın içerisine atıldığında yalnızca belirlenen miktarda yağı bünyesine alıyor. Fazla miktarda yağ patate-sin içerisine işleyemiyor.
* Yiyeceklerin kıvamı ve rengi istenildiğinde ısı ve harekete göre değiş-tirilebiliyor.
Nano teknoloji nedir?
* 1 milimetrenin milyonda birine nanometre denir.
* Nano teknoloji ise maddelerin, milimetrenin milyonda biri olarak tabiredilen boyutuna kadar inerek yeni yapıve nitelikler oluşturmaya çalışan teknoloji dalıdır.
* Bu teknoloji başta bilgisayar, kimya,tekstil ve gıda olmak üzere farklı sektörlerde uygulamaya geçti.
* Nano teknolojiyle geliştirilen yeni nesil ürünlerin arasında üzerinde sudamlası ve toz zerresi tutunamayan boyalar, çizilmeyen camlar ve yıpranmayan tekstil malzemeleri gösterilebilir.
KAYNAK: 2008-08-18 Sabah

Devamını okuyun...>>

17 Ağustos 2008 Pazar

KİMYACILAR REKORA KOŞUYOR


Türkiye Kimyasal Madde İhracatı Geçen Yıla Oranla Yüzde 52.3 Arttı. Kimyacılar, Temmuz Ayı Sonunda İhracatlarını 8 Milyar 667 Milyon Dolara Ulaştırdı.

Türkiye kimyasal madde ihracatı geçen yıla oranla yüzde 52.3 arttı. Kimyacılar, Temmuz ayı sonunda ihracatlarını 8 milyar 667 milyon dolara ulaştırdı.
Mayıs ayında tarihinde ilk defa tekstil ihracatını geçerek en çok ihracat yapan sektörler sıralamasında üçüncülüğe yükselen İKMİB'in (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) Başkanı Murat Akyüz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "REACH Tüzüğü, REACH Global Services şirketinin kurulmasıyla Türk ihracatçısı için tehdit olmaktan çıktı. Sanayicimiz artık tamamen işine konsantre olabilir" dedi. Akyüz, 7 ayda gerçekleştirilen 8 milyar 667 milyon dolarlık ihracatın geçen yıla göre yüzde 52.3 oranında bir artışı ifade ettiğini açıkladı.

2007 yılında 1-30 Temmuz tarihleri arasında yaklaşık 892 milyon dolar ihracat yapan kimyacıların 2008'in aynı döneminde ihracatlarını yüzde 56,3 oranında artırarak 1 milyar 395 milyon 28 bin dolara ulaştırdıkları bildirildi. Geçen yılın aynı döneminde 5 milyar 700 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren kimyacılar, bu yıl aynı dönemde 8 milyar 667 milyon dolarlık ihracata imza attılar. Geçen yıla göre 7 aylık dönemde sağlanan ihracat artış oranının yüzde 52.3'e ulaştığı, bu son rakamlarla kimya sektörünün Türk ihracatındaki payının ise 10.9 olarak gerçekleştiği kaydedildi.
KAYNAK: (ANKA) (GA/NB/ZG) (Ankara Haber Ajansı) 15.08.2008 12:21

Devamını okuyun...>>

16 Ağustos 2008 Cumartesi

8. ULUSAL KİMYA MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ

8. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi (UKMK-8) 26 Ağustos 2008 tarihinde Malatya İnönü Üniversitesi'nde başlayacak. 29 Ağustos günü bitecek olan konferansta Kimya Mühendisliği ile ilgili ulusal sorunlarımız ve çözüm önerierinin yer alacağı birçok konu ele alınacak. İşte kongre ve panel konuları.

UKMK-8 KONGRE KONULARI
Biyoteknoloji (BT)
Taşınım Olayları ve Ayırma işlemleri (TOA)
Çevre Dostu Teknolojiler (ÇDT)
Yeni Malzemeler ve Nano teknoloji (YMN)
Proses Kontrol ve Tasarımı (PKT)
Termodinamik ve Enerji (TE)
Reaksiyon Mühendisliği ve Katalizörler (RM)
Endüstride AR-GE (ARG)

UKMK-8, PANEL KONULARI ve KONUŞMACILAR

Panel -1: NÜKLEER ENERJİ VE GELECEĞİ (26.08.2008)
Koordinatör ve Oturum Başkan: Prof. Dr. Ahmet BAYÜLKEN.

Prof. Dr. Ahmet Bayülken(İTU)
Nükleer enerjinin Türkiye'deki tarihçesi ve bugüne kadar yapılanlar.

Prof. Dr. Meral Eral (Ege Üniversitesi)
Nükleer teknoloji uygulamaları, AR-Ge çalışmaları, Bakanlıklar ve TAEK'in görev ve katkıları.

Prof. Dr. Üner Çolak (Hacettepe Üniversitesi)
Enerji politikalarında nükleer enerjinin yeri, nükleer santralların ekonomisi.

Prof. Dr. İbrahim Uslu (Selçuk Üniversitesi)
Nükleer teknoloji seçenekleri, tipler ve teknolojik özellikler, yakıtlar ve kullanılmış yakıtlar.

Panel-2 : YENİ MALZEMELER VE NANO TEKNOLOJİLER (27.08.2008)
Koordinatör ve Oturum Başkan: Prof. Dr. Yuda YÜRÜM

Prof. Dr. Yuda Yürüm(Sabancı Üniversitesi)
Karbon nanofiber/karbon nanotüplerin üretimi ve kullanımı

Prof. Dr. Ayla Çalımlı (Ankara Üniversitesi)
Superkritik akıskanlarla nanomalzemelerin Sentezi

Prof. Dr. Erhan Pişkin (Hacettepe Üniversitesi)
Nanomedicine

Prof. Dr. E.Gulsum Devrim Balköse (IYTE)
Metal Sabunu Langmuir Blodgett filmlerinin hazırlanması,
karakterizasyonu ve nem ölçümünde kullanılması

Panel -3: ALTERNATİF ENERJİLER VE GELECEĞİN ENERJİ KAYNAKLARI (28.08.2008)
Koordinatör ve Oturum Başkan: Prof. Dr. Bekir Z. UYSAL

Prof. Dr. Bekir Z. Uysal(Gazi Üniversitesi)
Artan enerjiihtiyacı ve alternatif enerji

Prof. Dr. Erdoğan Alper (Hacettepe Ünivers.)
Innovativ jeotermal enerji

Hayrullah Dağıstan( MTA Enerji Dairesi Bşk)
Türkiye'deki jeotermal enerji potansiyeli ve uygulamaları

Prof. Dr. Selahattin Gültekin (DoğuşÜnivers.)
Yakıt pillerindeki gelişmeler ve gelecekteki uygulamalar

Doç. Dr. Mustafa Tırıs (TUBİTAK-MAM )
Ulaştırma sektöründe yeni enerji teknolojileri ve Türkiye’deki durum

Dinleyicilerin katkısıyla açık tartışma
Enerji Konusunda Öncelikli Ar-Ge Alanları

UKMK-8, DAVETLİ KONUŞMACILAR

26.08.2008
Prof. Dr. Selahattin Gültekin (DoğuşÜniversitesi)
Küresel Isınma ve İklim Değişiklikleri

26.08.2008
Orhan Yılmaz (ETİ MADEN Genel Müdürü)
Bor Üretiminin, Dünü, Bugünü ve Yarını

27.08.2008
Prof. Dr. İnci Eroğlu (ODTÜ)
Yenilenebilir hidrojen Üretimi ve Hid. Enerji Sistemi

27.08.2008
Prof. Dr. Yaman Arkul (Koç Üniversitesi)
Proses Kontrol ve Farklı Dünyalar

28.08.2008
Bülent Savaş (BRİSA Genel Müdürü)
Lastik ve Lastik Teknolojisindeki Gelişmeler

28.08.2008
Prof.Dr.Mark Keane (Heriot-Watt University )
Sustainable Chemical Production by Heterogeneous Catalysis

29.08.2008
Prof. Dr. Yuda Yürüm (Sabancı Üniversitesi)
Kömür Biyodesülfürizsayonunda Yeni Teknolojiler

Düzenleyen: İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, Malatya

KAYNAK: http://web.inonu.edu.tr/~ukmk-8/
Devamını okuyun...>>

7 Ağustos 2008 Perşembe

RUS LUKOİL, AKPET'İ 500 MİLYON DOLARA ALDI

Rus Lukoil, Akpet'in Tamamını '500 Milyon Doların Üzerinde Bir Fiyata' Satın Aldı ve Türkiye'de Yatırıma Devam Edeceği Mesajını Verdi.

Rus Lukoil, Akpet’in tamamını ’500 milyon doların üzerinde bir fiyata’ satın aldı ve Türkiye’de yatırıma devam edeceği mesajını verdi. OAO Lukoil Başkanı Vagit Alekperov, Türkiye’nin bölgede petrol ve gaz sevkiyatında önemli konuma sahip olduğunu söyledi.

RUSYA’nın petrol şirketi OAO Lukoil, Aytemiz Petrol bünyesindeki petrol dağıtım şirketi Akpet’in tamamını 500 milyon doların biraz üzerinde bir fiyatla satın aldı. 1998’den beri Türkiye’de Lukoil Eurasia Petrol şirketiyle faaliyet gösteren Lukoil, bu anlaşmayla Türkiye’deki pazar payını yüzde 5’in üzerine çıkardı. Bir yıl önce Ciner Grubu’nun ortaklıktan çekildiği 700 istasyonlu Akpet, depolama sayısında Türkiye’de ikinci, pazar payında da altıncı sırada bulunuyor. Lukoil ise yıllık 100 milyon ton petrol ve 16 milyar metreküp doğalgaz üretim kapasitesiyle dünya enerji devleri arasında yer alıyor.

Pazar payımız artacak

Satın alma ile ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Lukoil Başkanı Vagit Alekperov, Akpet’in yüzde 100’ünü, 500 milyon dolardan biraz fazla bir rakama aldıklarını açıkladı. Alekperov, Akpet’in satın alınmasıyla birlikte dünyada 10 bin benzin istasyonu sayısına ulaştıklarını belirterek, "Bugün yolun daha başındayız. Bu alımla Türkiye piyasasındaki pazar payımız yüzde 5’e çıkmış olacak. 10 yılda bu oranı yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirmek için herhangi bir engelimiz de yok" dedi.

Türkiye’nin konumu

Alekperov, Akpet ile yaptıkları işlemin, Türkiye’deki iş modellerine uygun olduğunu ve bir yıldır bu proje üzerinde çalıştıklarını aktardı. Soruları da yanıtlayan Alekperov, Türkiye’nin bölgede petrol ve gaz sevkiyatında çok önemli bir konuma sahip olduğunu vurgulayarak, "Türkiye topraklarında çok önemli enerji yatırımları yapılacağına inanıyorum" dedi. Alekperov, Türkiye’de evrimsel bir gelişme içine gireceklerine ve buradaki iş hacmini kademeli olarak artıracaklarına da işaret ederek, Lukoil markası altında yüksek kalitede maden yağı üzerinde çalışacaklarını ve Türkiye’deki çalışmalarını da genişleteceklerini kaydetti.

Tabela beş yıl sonra

Akpet istasyonlarının isminin kısa sürede değiştirilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Alekperov, gelecekte Lukoil ile anlaşma yapan petrol istasyonlarının Lukoil adı altında faaliyet göstereceğini kaydetti. Lukoil Eurasia Petrol Genel Müdürü Fikret Aliyev de iş planı kapsamında satın alma işleminin tamamen sonuçlanmasının ardından mevcut istasyonların isimlerinin kademeli olarak değiştirileceğini ve 5 yılda Akpet logolarının Lukoil logolarıyla değişeceğini aktardı.

Akpet’in satışı sektörü canlandırır

AKPET Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aytemiz de Lukoil’e hisse satışı görüşmeleri sürecine ’yüzde 50 ortaklıkla’ başladıklarını, daha sonra yüzde 51’lik satışın gündeme geldiğini, ardından bütün hisselerin satışını görüştüklerini anlattı. Aytemiz şöyle konuştu: "Rekabet Kurulu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) onayından sonra Lukoil’e devir gerçekleşecek. Akpet’in satışı sektöre canlılık getirecek. Bu satışla dağıtım sektöründen çekilmiş olacağız. Bayilik düzeyindeki işimiz devam edecek."

Bütün ürünler geliyor

LUKOİL Başkanı Alekperov, Lukoil’in Rusya, Romanya ve Ukrayna’da rafineri kapasitesi bulunduğunu da belirterek, tüketiciler için istikrarlı bir tedarik sistemi oluşturmak istediklerini ve tüm ürün gamını Türkiye’de piyasaya sunacaklarını ifade etti. Bu anlaşmayla, Lukoil’in iştiraki olan Lukoil Eurasia Petrol, 300 bin metreküp kapasiteli 8 petrol ürünleri terminali, 7 bin 650 metreküp toplam kapasiteli 5 LNG depolama tankı toplam 7 bin metreküp kapasiteli 3 jet yakıtı terminalini de satın almış oldu.

Lukoil’in, 2007 kárı 9.5 milyar dolar

RUS Lukoil, Türk petrol dağıtım şirketi Akpet’i satın alarak perakende alanında Finlandiya’dan, Türkiye’ye kadar yayılmış oldu. Hisseleri Londra ve Moskova borsalarında işlem gören Lukoil’in yıllık 100 milyon ton petrol ve 16 milyar metreküp doğalgaz üretim kapasitesi bulunuyor. Şirketin 2007 yılı kárı 9.5 milyar dolar olarak gerçekleşti. 8 rafineri işleten Lukoil, Türkiye’de Lukoil Eurasia Petrol şirketiyle 1998’den beri faaliyet gösteriyor. Lukoil’un şirket ağı Rusya’nın 40 bölgesini ve dünya çapında Türkiye, Hollanda, İngiltere, Macaristan, ABD, Singapur, Avusturya, Azerbaycan, Gürcistan dahil olmak üzere 24 ülkeyi kapsıyor. Lukoil’in satın alma öncesinde Türkiye’de 53 adet akaryakıt istasyonu bulunuyordu, 16 istasyon da inşaat aşamasındaydı.
KAYNAK : www.haberler.com 29.07.2008 02:17

Devamını okuyun...>>

5 Ağustos 2008 Salı

Biyoetanol Üretiminde Yeni Yöntem

Evdeki artıkları biyoyakıta dönüştüren teknoloji geliştirildi.

Sürekli artan enerji fiyatları alternatif yakıt arayışlarını hızlandırdı.

Son olarak Amerikalı bir firma, evde toplanan atıkları yakıta dönüştürmenin yolunu geliştirdi.

Petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara alternatif biyoyakıtlardan biri de biyoetanol. Ancak biyoyakıt üretiminin gıda üretimini baltalaması üzerine Amerikalı bir firma alışılagelenden farklı bir yolla biyoetanol elde etmek için kolları sıvadı.

Dünyadaki üçüncü büyük kimya şirketi olan firma, evdeki atıkları biyoyakıta dönüştürmeyi sağlayacak teknoloji geliştirdi. Süreç, atıkların yüksek derecede ısıtılmasıyla başlıyor. Isıtma sonucunda gaz elde ediliyor.

Söz konusu gaz ise etanol üreten bakterileri besliyor. Bu yolla elde edilen etanol, daha sonra arıtılarak araçlarda kullanılabilen yakıta dönüştürülüyor.

Firma uzmanları, hemen her tür atığın etanol üretiminde kullanılabileceğine dikkat çekiyor.

Firma 2011 yılı başında ticari üretime başlamayı planlıyor.


KAYNAK: 2008-07-29 TRT


Devamını okuyun...>>